ADLİ KONTROL KARARI
Ceza yargılamasında en çok karşılaşılan koruyucu tedbirlerden biri adli kontrol kararıdır. Özellikle Alanya’da yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda, tutuklama yerine başvurulan bu yöntem; şüphelinin özgürlüğünü tamamen kısıtlamadan yargılamanın sağlıklı ilerlemesini sağlamayı amaçlar.
Adli kontrol kararı; kaçma, delil karartma veya mağdur üzerinde baskı gibi hâllerde şüphelinin belirli yükümlülüklere tabi tutulmasıdır. Bu yönüyle tutuklamaya alternatif bir tedbirdir ve çoğu zaman daha hafif sonuçlar doğurur.Bu yönüyle adli kontrol, tutuklamaya alternatif en önemli mekanizmadır.
Adli kontrol tedbirleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 109–115. maddelerinde düzenlenen koruyucu tedbirlerdir. Her ne kadar bu maddelerde açık bir tanım verilmemiş olsa da adli kontrol; suç işlendiğine dair somut delillerin bulunduğu, şüpheli/sanığın kaçacağı, saklanacağı ya da kaçma şüphesi oluşturan olguların mevcut olduğu, delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ihtimali bulunduğu ya da tanık, mağdur ve başkaları üzerinde baskı kurma ihtimalinin olduğu hâllerde, yetkili mercilerin kararıyla şüpheli/sanığın bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulması şeklindeki tedbirlerdir. Esasen adli kontrol, tutuklamaya alternatif bir koruma tedbiridir. Uygulamada bazen tutuklamayı tamamlayıcı nitelikte olup, bazı yükümlülükler bakımından tutuklamadan daha ağır sonuçlara dahi yol açabilmektedir.
Yukarıda belirtildiği gibi adli kontrol kararları geçici ve araç niteliğinde koruyucu tedbirlerdir. Amaca ulaşıldığında sona erer.
ADLİ KONTROLÜN AMACI VE FAYDALARI
Tutuklama; şüpheli veya sanığın kaçma ihtimali, delilleri karartma ihtimali ya da tanık/mağdur üzerinde baskı kurma ihtimalinin bulunduğu hâllerde yargılamanın sağlıklı yürütülebilmesi amacıyla özgürlüğün geçici olarak kısıtlanmasıdır. CMK m.109’dan da anlaşıldığı üzere adli kontrolün amacı tutuklamayla aynıdır. Tutuklamaya alternatif olarak öngörülmüş olup, kaçma veya delil karartma ihtimali bulunan hâllerde yargılamanın düzgün ve zamanında yürütülmesini sağlar.
Modern ceza hukukunda kişilerin suçluluğu kesinleşene kadar masum sayılması evrensel ilkedir. Tutuklama ciddi sonuçlar doğurduğundan, ölçülülük ilkesi gereği hâkim, gerekli durumlarda tutuklama yerine adli kontrol uygulayabilir. Adli kontrolün, kural hâline getirilerek ölçülülük ve temel hak–özgürlük ilkelerinin göz ardı edilmesi hak ihlaline yol açacaktır.
Adli kontrol uygulanması hem şüpheli/sanık hem toplum hem de yargı sistemi açısından önemli faydalar sağlar. Tutuklama hâlinde kişinin eğitim, iş, aile ve sosyal hayatı bakımından ciddi ve çoğu zaman telafisi olmayan zararlar doğarken, adli kontrol bu zararı önler. Ayrıca tutuklamanın devlete getirdiği barınma, beslenme, personel vb. mali yükler de adli kontrol sayesinde azalır.
ADLİ KONTROLDE İMZA YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN SÜRESİ VE UYMAMA HÂLİ
CMK m.110/A’ya göre:
- Ağır cezalık olmayan suçlarda adli kontrolün en fazla süresi 2 yıldır. Gerektiğinde gerekçeli olarak 1 yıl daha uzatılabilir.
- Ağır cezalık suçlarda süre 3 yıldır. Gerektiğinde uzatma yapılabilir; ancak uzatma toplam 3 yılı geçemez.
- Türk Ceza Kanunu İkinci Kitap Dördüncü Kısım 4–7. Bölüm suçları ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarda bu süre 4 yıl olabilir.
- Çocuklar için bu sürelerin yarısı uygulanır.
Süreler kanunda açıkça düzenlenmiştir. Ancak somut olayın özelliklerine göre, gerekli şartlar oluştuğunda adli kontrol mahkeme kararıyla veya re’sen sona erdirilebilir.
İmza yükümlülüğünü kasten ve mazeretsiz olarak yerine getirmeyen kişiler hakkında, cezanın üst sınırına bakılmaksızın yakalama kararı çıkarılabilir. Savcı veya şikâyetçi adli kontrol kararına itiraz edebilir. İtirazın kabulü hâlinde Sulh Ceza Hâkimliği adli kontrolü tutuklamaya çevirebilir. Yeni somut delillerin ortaya çıkması, adli kontrolün yetersiz kalacağı kanaatinin oluşması veya yükümlülüklere uyulmaması hâlinde derhâl tutuklama kararı verilebilir.
Adli Kontrol Neden Uygulanır?
Adli kontrolün temel amacı, tutuklama kararının ağır sonuçlarını azaltmak ve kişi özgürlüğünü gereksiz yere sınırlamamaktır.
Bu tedbir sayesinde:
- Kişi iş, okul ve aile düzenini kaybetmez.
- Uzun tutuklulukların yarattığı sosyal ve ekonomik zararlar önlenir.
- Devlet açısından tutuklamanın yarattığı barınma ve maliyet yükü azalır.
- Yargılama, kişinin özgürlüğünü tamamen kısıtlamadan güvenli biçimde yürütülür.
Modern ceza hukukunun temel ilkesi olan “masumiyet karinesi” gereği, tutuklama istisna; adli kontrol ise çoğu olayda tercih edilen yöntemdir.
Adli Kontrol Süreleri Nelerdir?
CMK m.110/A’ya göre adli kontrol süreleri şöyledir:
- Ağır cezalık olmayan suçlarda:
En fazla 2 yıl + gerekli hâllerde 1 yıl uzatma - Ağır cezalık suçlarda:
3 yıl + gerekli hâllerde toplam 3 yıl uzatma - Terör ve bazı katalog suçlarda:
Uzatma süresi 4 yıla kadar - Çocuklarda:
Tüm süreler yarı oranında
Her dosya kendi koşulları içinde ayrı değerlendirilir ve şartlar ortadan kalktığında adli kontrol mahkeme kararıyla veya re’sen kaldırılabilir.
Adli Kontrolde İmza Yükümlülüğüne Uymamanın Sonuçları
Adli kontrol kapsamındaki en yaygın yükümlülük belirli gün ve saatlerde imza atma zorunluluğudur.
Bu yükümlülüğe:
- Mazeretsiz
- Kasten
uyulmaması hâlinde şüpheli hakkında yakalama kararı çıkarılabilir.
Savcılık veya mağdur adli kontrol kararına itiraz edebilir. Sulh Ceza Hakimliği, şartların oluşması hâlinde adli kontrolü tutuklamaya çevirebilir.
1. Adli Kontrolün Hukuki Niteliği ve Amacı
Adli kontrol kararının temel hedefi, kişiyi tamamen özgürlüğünden yoksun bırakmadan yargılamanın sağlıklı şekilde devamını sağlamaktır.
Bu tedbir:
- Masumiyet karinesini korur,
- Tutuklamanın ağır ve çoğu zaman telafisi güç etkilerini önler,
- Şüpheli/sanığın iş, eğitim ve aile hayatının çökmesini engeller,
- Kamunun tutuklama nedeniyle oluşan yüksek mali yükünü azaltır.
Modern ceza hukukuna göre tutuklama son çare (ultima ratio), adli kontrol ise ilk başvurulan koruma tedbiridir.
2. Adli Kontrolün Şüpheli ve Sanık Açısından Avantajları
Adli kontrol, hem kişi hem toplum hem de yargı sistemi için önemli faydalar sağlar:
✔ Özgürlüğün tam kısıtlanmasını engeller
Kişi topluma karışmaya devam eder, işine veya okuluna gidebilir.
✔ Aile düzeni ve sosyal yaşam bozulmaz
Tutuklamanın yarattığı dramatik sonuçlar (iş kaybı, sosyal dışlanma, psikolojik baskı) engellenir.
✔ Devlete ekonomik yük azalır
Tutuklama maliyetleri (barınma, personel, sağlık, iaşe) ortadan kalkar.
✔ Yargılamanın sağlıklı ve güvenli biçimde yürütülmesini sağlar
Hem kişinin haklarını hem toplumun yargılamadaki menfaatini dengeler.
3. Adli Kontrolde İmza Yükümlülüğü – Uyulmaması Hâlinde Ne Olur?
Adli kontrolün en sık uygulanan yükümlülüğü belirli gün ve saatlerde imza verme zorunluluğudur.
Ancak:
❌ İmza yükümlülüğü kasten ve mazeretsiz şekilde aksatılırsa:
- Hakkında yakalama kararı çıkabilir,
- Savcılık veya mağdur adli kontrol kararına itiraz edebilir,
- Sulh Ceza Hakimliği adli kontrolü tutuklamaya çevirebilir.
❌ Yükümlülüklerin ağır şekilde ihlali:
- Somut yeni delillerin ortaya çıkması,
- Şüphelinin kaçma ihtimalinin artması,
- Adli kontrolün artık yeterli görülmemesi
gibi durumlarda derhâl tutuklama kararı verilebilir.
Bu nedenle adli kontrol sürecinin hukuki destek olmadan yürütülmesi ciddi hak kayıplarına yol açabilir.
4. Adli Kontrol Kararına İtiraz Mümkün Müdür?
Evet.
Adli kontrol kararına karşı şunlar itiraz edebilir:
- Şüpheli/sanık,
- Müdafi (avukatı),
- Mağdur,
- Cumhuriyet savcısı.
İtiraz üzerine karar veren Sulh Ceza Hakimliği, adli kontrolü kaldırabilir, hafifletebilir veya ağırlaştırabilir.
5. Adli Kontrolde Profesyonel Hukuki Yardımın Önemi
Adli kontrol, her ne kadar tutuklamaya göre daha hafif bir tedbir olsa da, yükümlülüklerin ihlali hâlinde sonuç doğrudan özgürlüğü etkileyen bir sürece dönüşebilir.
Bu nedenle sürecin başından sonuna kadar; delil analizi, itiraz yolları, yükümlülüklerin düzenlenmesi ve kaldırılması talepleri mutlaka ceza hukuku alanında tecrübeli bir avukat tarafından yürütülmelidir.
Avukat & Arabulucu Sibel Demiral, Alanya’da adli kontrol kararları, tutuklamaya itiraz, ceza soruşturmaları ve kovuşturmalarında profesyonel hukuki destek sağlamaktadır.
6. Sık Sorulan Sorular
Adli kontrol ne kadar sürer?
Suçun niteliğine göre 2 ila 4 yıl arasında değişir. Çocuklarda yarı oranında uygulanır.
Adli kontrol kaldırılabilir mi?
Evet. Şartlar ortadan kalktığında mahkeme kararıyla veya talep üzerine kaldırılabilir.
İmzaya gitmezsem ne olur?
Mazeretsiz aksatma durumunda yakalama ve tutuklama kararı verilebilir.
Adli kontrol mü, tutuklama mı daha ağırdır?
Tutuklama özgürlüğü tamamen kısıtlar; adli kontrol daha hafif bir tedbirdir. Ancak bazı yükümlülükleri uygun yapılmazsa ağır sonuçlar doğurabilir.
Adli kontrol kararına kim itiraz edebilir?
Şüpheli, avukatı, mağdur veya savcılık itiraz hakkına sahiptir.
Alanya’da Adli Kontrol Hukuki Destek
Adli kontrol kararı, doğru yönetildiğinde özgürlüğün korunmasını sağlayan önemli bir hukuki imkândır.
Ancak yükümlülüklerin ihlali veya yanlış yönlendirme, kişinin doğrudan tutuklanmasına kadar giden ciddi sonuçlar doğurabilir.
Bu nedenle adli kontrol sürecinde:
👉 Profesyonel hukuki yardım almanız hak kayıplarını önler.
👉 Avukat & Arabulucu Sibel Demiral, Alanya’da ceza hukuku alanında uzman olarak adli kontrol ve tutuklama süreçlerinde hizmet sunmaktadır.
Adli kontrol kararı her ne kadar tutuklamaya alternatif olsa da, yükümlülüklere uyulmaması hâlinde kişinin özgürlüğünü doğrudan etkileyen ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle sürecin ceza hukuku alanında deneyimli bir Avukat & Arabulucu tarafından takip edilmesi, hak kaybı yaşanmaması açısından büyük önem taşır.
En son güncellendiği tarih Kasım 17, 2025 11:24 am