Yapay Zekanın Ürünü Bir Eser midir?

Yapay zeka bir eser yaratır, ancak onu yaratan kişi bile hangi verileri kullandığını ve hangi algoritmaların o eserle sonuçlandığını bilmez. Bir sanatçıya mı yoksa bir yazılım geliştiricisine mi? Yapay zeka çalışmalarının sahibi kimdir?
Yapay zeka; İnsan gibi öğrenip, ilham alıp ve üretebilse de birçok hukuki sorunu gündeme getiriyor. Bunlardan biri de yeni sanat akımı Ganizm’dir ve bu şekilde üretilen eserlerin sahibi olacaktır.

400 yıl önce “hesap makinesi”nin icadıyla başlayan macera, bilgisayarların ve internetin entegrasyonu ile müthiş atılıma dönüştü. Bilgisayar ile hesaplama yeteneği olarak ortaya çıkan yapay zeka teknolojisi, her alana olduğu kadar sanata da bir takım yenilikler getirmiştir. Öyle ki sanat dünyasında yeni bir hareket bile başladı: Ganizm…

Ancak GAN teknolojisi ile yaratılan eserlerin kime ait olduğu sorusu hukuk dünyasının gündemindedir. Haberimizde yapay zekanın sanat ve sanatçılar ve dolayısıyla avukat dünyası üzerindeki etkisine kendini hissettiremeye başladı.

Devamını oku: Yapay Zekanın Ürünü Bir Eser midir?

Yapay zekanın desteklediği yeni sanat akımı: Ganizm

Sanatçılar yapay zeka ile görsel eserler oluşturabilirler. Bu çalışmaların arkasında derin öğrenme alanında kullanılan yapay zeka algoritması “Üretken Ayırt Edici Ağ” veya GAN teknolojisi yatıyor.
Bu eserler bir makine tarafından yaratılmış olsalar da sanatçının dokunuşlarını yansıtan yeni entelektüel ürünlerdir. Yine de bazı sanatçılar bu ürünleri eser olarak kabul ederken bazıları kabul etmiyor.

Öte yandan yapay zeka çalışmaları yüksek meblağlarda alıcı buluyor. Hukuk ve yapay zeka birlikte ele alınmalıdır. Ortaya çıkan, hem maddi hem de manevi değere dönüşen bir şeydir. Hak ihlali durumunda bu durumu kimin yarattığı hukuk alanında çözülmesi gereken bir sorun olacaktır.

Yapay zeka ne yapabilir? Örneğimiz Hollandalı ressam Rembrandt’ın ünlü eseri ‘Gece Nöbeti’nden…

Yetmiş yıl önce bu tablonun kenarlarının belediye binasında sergilenmesi için kesilmesi gerekiyordu ve yetmiş yıl önce eser orijinal halinden çarpıtılarak şu anda sergilendiği yere yerleştirildi. Yapay zeka teknolojisinin, özellikle de GAN teknolojilerinin ortaya çıkmasıyla Rembrandt’ın tablosu, aynı ressamın kendine özgü özelliklerini ve sanat tekniğini içerecek şekilde eğitildi “Bu şekilde eser kurallara uygun ve bütünü orijinaliyle aynı şekilde tamamlandı.

Yapay zeka, resmi Rembrandt tarafından yapılmış gibi tamamladı. Ancak tartışmalar gecikmedi.

Evet, yapay zeka yepyeni, benzersiz bir görsel yaratabilir. Çok doğru ama bu görseli oluştururken yapay zeka daha önce oluşturulmuş ve belirli telif haklarına tabi verilerden yararlanarak bu resmi, bu müziği, bu şiiri yaratıyor.

Yapay zekanın karanlık yüzü: Blackbox

Tıpkı insanların dış dünyayı duyu organları aracılığıyla algılaması ve öğrenmesi gibi, yapay zeka da makine öğrenimi ile benzer bir şey yapar. Böylece birden fazla sanatçının eserlerini kullanarak yeni bir eser yaratabilir. Başka bir deyişle, yapay zeka çalışmanın kaynağını gizler.

Yapay zekanın ürettiği eserde böyle ve böyle bir insan imajının kullanıldığı tespit edilemez. Başka bir deyişle, sondan başa gidemeyiz. Bir analiz yapamayız, onu analize tabi tutamayız. Bu aslında yapay zekanın karanlık yüzü olarak adlandırılan Kara Kutu adı verilen bir taraf. Yapay zeka, “Bir eser üretir, ancak onu yaratan kişi bile hangi verileri kullandığını ve ürettiği eserle hangi algoritmaların sonuçlandığını bilmiyor.

Öyleyse yapay zekayı “tıpkı insanlar gibi ilham alıyor” diyerek masumlaştırabilir miyiz? Makine öğreniminin insanların dünyayı algılama biçimiyle benzerliğine dikkat çekiyor:

Dünyaca ünlü ressamlar Goya ve Da Vinci’ye baktığımızda, aslında bebekliklerinden beri dış dünyadan gelen tüm verileri hafızalarına kaydedip sonra kendi zihinlerinde işleyerek bir eser yaratıyorlar. Yapay zeka için de durum böyle. Makine öğrenimi dediğimiz yöntemde, verileri dış dünyadan kodlarla bir makineye aktarırlar.” Yeni bir çalışma yaratıyoruz.

Eserler sanatçıya mı, yazılım geliştiricisine mi yoksa halka mı ait?

Yapay zekanın ürettiği ürünler sanatçıya mı, yazılım geliştiricisine mi yoksa halka mı ait? Hukuk dünyası bu sorunun cevabını arıyor. Şimdilik her ülke farklı çözümler üretiyor.

Örneğin yapay zekanın yarattığı bir ürün söz konusu olduğunda, yapay zekanın ürettiği ürünün hakları, yapay zeka yazılımını kullanan ve bu sürece katkıda bulunan kişi veya kişilere verilebilir.

Avukatın Görüşü: “Hibrit Çalışma” önerisi
Melez eserler kavramı, hem yapay zeka tarafından yaratılan hem de sanatçının entelektüel temasını içeren eserler olarak tanımlanmaktadır.

Yapay zeka yasal eksiklikleri olan bir alandır. Yasama organları bunu hızlı bir şekilde ele almak isteyebilirken, yapay zeka daha büyük bir hızla gelişiyor.

Yapay zekanın yaşamın çeşitli alanlarında artan yaygınlığı beraberinde hukuki tartışmaları da getiriyor. Bu tartışmalardan biri de yapay zekanın yarattığı entelektüel ve sanatsal ürünlerle ilgili. Bu ürünlerin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser sayılıp sayılmadığı ve dolayısıyla yapay zekanın telif hakkının var olup olmadığı tartışma konusudur.

Yapay Zeka Nedir?
Yapay zeka, insan zekasını taklit eden, kendisine verilen görevleri tamamlayan ve topladığı verilerle kendini sürekli geliştiren, veri analizi ve düşünme yeteneği ile donatılmış bir sistemdir. Yapay zeka, bir insanın daha fazla veriyle daha hızlı yapabileceği bazı görevlere izin verir. Günlük hayatta yapay zeka ile karşılaştığımız bazı alanlar şunlardır: sesli asistanlar, dil çevirileri, tavsiye sistemleri, navigasyon, sosyal güvenlik, sağlık, e-ticaret ve yardımcı robot uygulamaları.

Eser nedir?
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1/B maddesi uyarınca eser; Sahibinin kişisel özelliklerini taşıyan, bilimsel, edebi, müzikal veya güzel sanatlar ve sinema alanlarında bulunan her türlü fikir ve sanat ürününü ifade eder. Bu nedenle, bir ürünün bu bağlamda bir eser olarak kabul edilebilmesi için bazı koşulları karşılaması gerekir:

  • Ürün, sahibinin kişisel özelliklerini taşır (kanunda ifade edildiği gibi kişilik),
  • Entelektüel bir çabanın ürünü olmak,
  • Kanunda sayılan iş türlerinden birine dahil olmak,
  • Üçüncü şahıslar tarafından algılanmasına izin verecek bir biçimde olmalıdır.
  • Yapay zekanın yarattığı ürünler açısından tartışmalı olan koşullar, ürünün sahibinin kişisel özelliklerini taşıması ve entelektüel bir çabanın ürünü olmasıdır.

Ürün Sahibinin Kişisel Özelliklerini Taşımak
Kişisel özelliklere, yani özelliğe sahip olmak doktrinde ortak bir tanıma ulaşmamıştır. Özelliğin ne anlama geldiğine dair farklı görüşler olsa da genel olarak insan ruhundan kaynaklanan yaratıcılık, yenilik ve özgünlük kavramları ile açıklandığı söylenebilir.

Bu bağlamda ortaya çıkan anlaşmazlıklar, özgüllüğün belirlenmesinde yaratıcılık düzeyi incelenerek karara bağlanır. Bu analizde aşağıdaki üç kriter belirleyicidir:

Yazarın eserini istediği şekilde şekillendirmesi mümkün olmalıdır. Belirli bir şekilde şekillendirme zorunlu ise bu kriter karşılanamaz.
Eserin genelin üzerinde bir özelliği olmalıdır. Bu, o eserin daha önce düşünülmemiş bir şekilde yaratılmasıdır.
İş, amaca uygun olanın ötesinde bir niteliğe sahip olmalıdır. Bu, ilgili alanda üretilen diğer eserlerden üstün olmak demektir ve bu üstünlük yazarın özelliklerini yansıtarak sağlanacaktır.
Entelektüel Bir Çabanın Ürünü Olmak
Özelliğiyle oldukça ilgili olan entelektüel bir çabanın ürünü olma koşulu, ürünün bireylerin entelektüel çabaları sonucunda yaratılmış özgün bir ürün olması gerektiği anlamına gelir. Burada “insan” üzerine yaptığımız vurgu son derece önemlidir. Doktrinde baskın görüş, entelektüel bir çabanın ürünü olma koşulunun ancak gerçek kişiler tarafından karşılanabileceğidir. İnsanlarda olduğu gibi yaratıcı entelektüel çalışma yapmayan ve yalnızca kendisine verilen görevleri yerine getirmek amacıyla hareket eden bir sistemin ürettiği ürünler, entelektüel bir çabanın ürünü olmadığı için FSEK anlamında eserler olarak kabul edilemez.

Yazar kim?
Yazar, eseri yaratan kişidir. Bir eserin mülkiyeti konusu, yukarıda açıkladığımız özellikler ve entelektüel bir çabanın ürünü olmanın koşulları ile yakından ilgilidir. Eserin yazarı, eseri entelektüel çabalarıyla kendi özelliklerini yansıtacak şekilde yaratan kişidir. Doktriner görüş, eserin yazarının yalnızca gerçek bir kişi olabileceğidir.

Yapay Zekanın Ürünü Bir Eser midir?
Yapay zekanın yarattığı ürünlerin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında korunma şekli, “eser” sayılabilmesidir. Eser olmanın şartları arasında yapay zeka için tartışmalı olanlar, özgüllüğün ve entelektüel bir çabanın ürünü olma kriterleridir. Yapay zekanın çalışma sistemi incelendiğinde insan zekasının aksine belirli sınırlar içinde hareket ettiği görülmektedir. Çoğu durumda, bu sınırlar atanan görevi tamamlamakla ilgilidir. Söz konusu sınırlama yaratıcılığı engellemekte ve yapay zekanın yarattığı eserlerin benzersiz olması ve entelektüel bir çabanın ürünü olması için şartlar yerine getirilememektedir.

İkinci bir sorun ise yapay zekanın yarattığı ürünler eser olarak kabul edilse bile bu eserlerin sahibi olarak yapay zekanın gösterilip gösterilemeyeceğidir. Bugün yapay zekanın uzmanlıkları ve entelektüel çabaları olduğunu söylemek mümkün değil. Bir esere sahip olmakla bu iki kavram arasında son derece yakın bir bağlantı vardır. Bu nedenle yapay zekanın yazarlığından bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Bütün bunlar belirtildikten sonra, mevzuatın ve doktriner görüşlerin mevcut yapay zeka gerçekliğini yansıtmaktan uzak olduğu belirtilmelidir. Günümüzün yapay zeka teknolojisi insan zihninin yaratıcılığına yaklaşmıştır ve bazı durumlarda yapay zeka bağımsız bile hareket edebilmektedir. Yapay zekanın ürettiği ürünleri iş kavramı içinde görmemek onların korunmamasına neden olur. Bu, ilgili alandaki çalışmaları teşvik etme ihtiyacına aykırıdır. Akademik çalışmaların güncel teknolojiler dikkate alınarak yenilenmesi ve mevzuatta uygun düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Son olarak, yazımızda ele aldığımız yapay zekanın yarattığı ürünlerin, yapay zekayı araç olarak kullanan kişilerin yarattığı ürünler anlamına gelmediği unutulmamalıdır. Bunlar açısından ayrı ayrı özel bir değerlendirme yapılır. Yapay zekanın ilgili ürünü yaratmadaki rolü kişinin kişiliğini ortadan kaldıracak düzeyde olmadıkça bu ürünün bir eser olarak kabul edilmesi gerekecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir